3 Mart 2012 Cumartesi

Nilgün ERDEM'den.,

İLKLERİ BAŞARAN KADINLARIMIZ
Nilgün ERDEM
Ülkemizde yıllardan beri kadınlar her konuda engellenmiştir. Evlenmeden önce, baba ve ağabey baskısı, evlendikten sonra koca baskısı kadınların önüne hep set çekmiştir. Buna karşın yine de kişiliğini cesurca ortaya koyarak başarılı olan kadınların sayısı az değildir. Ancak bunların da birçoğunun değeri bilinmemiştir. Hor görülmüş, işinden uzaklaştırılmış, terk edilmiştir.
Bazıları önüne çekilen setleri aşarak başarıya ulaşmış bazıları engellerle baş edememiş ve amacına tam olarak ulaşamadan göçüp gitmiştir.
Kadınlar ne yazık ki hâlâ ikinci sınıf insan muamelesi görmekte, itilip kakılıp hor görülmekte hatta babaları, kocaları ya da ağabeyleri tarafından sokak ortasında katledilmekte.
Kadınların önüne engeller konmasa belki çok daha huzurlu, barış dolu bir dünyada yaşama şansını bulacağız. Çünkü kadın, yapıcıdır. Kadın annedir, evladı için canını bile verir. Kadın üretkendir. Kadın eli değen her yer güzelleşir düzene girer.
Başarılı kadınlara birkaç örnek vermek gerekirse, öncelikle ülkemizde ilk kadın öğretmen olan Refet Angın’ı söyleyebiliriz. 1915’de Çanakkale’de doğan Refet Angın, okuma yazmayı annesinden öğrenmiş, Cumhuriyet’in ilanından sonra Gelibolu’da açılan iki okuldan biri olan Cumhuriyet Okulu sınavını kazanıp üçüncü sınıftan başlamış. Küçük yaşlarda öğretmen olmaya karar vermişti. Bir kaç kez Atatürk’le yolu kesişmişti. İlk karşılaşmalarında ilkokuldaydı Refet Angın. Atatürk’ün “Büyüyünce ne olacaksın çocuk?” sorusuna “Öğretmen,” diye cevap vermişti. İkinci karşılaşmalarında Edirne Kız Öğretmen Okulu öğrencisiydi. Atatürk’e, “Bakın sözümü tuttum paşam, öğretmen olacağım işte,” demişti.
Atatürk, onun Gelibolu’daki o küçük kız olduğunu hatırlamış, ne öğretmeni olacağını sormuştu. “Matematik” cevabını alan Atatürk, “Hayır, tarih öğretmeni olacaksın. Çünkü yeni nesillere tarihlerini öğretmek en önemli vazifedir,” demişti. Bu sözler üzerine Refet Angın tarih öğretmeni olmaya karar verdi. Önce Ankara’da daha sonra İstanbul’da mesleğine devam etti. Her yaşta çalıştı. Milli Eğitim Bakanlığı’nda danışmanlık yaptı.1981 yılında “Yılın Öğretmeni” seçildi.
Ülkemizde ilk olmayı başaran birçok kadın daha var. Burada hepsini yazmak olanaksız ama ilk kadın hakları savunucusu Nezihe Muhiddin’in ve ilk tiyatro oyuncusu Afife Jale’nin adını yazmadan geçemeyeceğim.
İlk Türk kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale, 1918 yılında, Müslüman kadınların sahneye çıkması yasak olduğu hâlde Şehir Tiyatroları’nın (Darülbedayi) sınavına girmişti. Babası onun sahneye çıkmasına karşıydı. Ancak Afife Jale’nin tiyatro aşkı ağır bastı ve baba evini terk etti. ‘Yamalar’ adlı oyunda ‘Emel’ rolünü oynadı. O gece polis tiyatroya gelerek uyarıda bulundu. Bir hafta sonra ‘Tatlı Sır’ adlı oyunla sahneye çıktı. Polis onu tutuklamak isteyince, arkadaşları tarafından kaçırılarak kurtulduysa da sokakta yakalanıp karakola götürüldü.
“Dinini, milliyetini unutan sen misin?” diye hırpalandı. Üçüncü oyunu ‘Odalık’ oynanırken polis tiyatroyu bastı. 1921 yılında, Dâhiliye Nezareti’nin emriyle belediyenin hazırladığı bildiride Müslüman
kadınların kesinlikle sahneye çıkamayacağı yazılıydı. Belge, Darülbedayi Yönetim Kurulu’na gönderildi. Bunun üzerine Afife Jale, Şehir Tiyatroları kadrosundan çıkarıldı. Tiyatrosuz kalmak sinirlerini alt üst etmişti. Tedavi sırasında kullanılan ilaçlar alışkanlık yaptı. Ne yazık ki bu yüzden evliliği de sona erdi. Dostlarının yardımıyla yatırıldığı Bakırköy Akıl Hastanesi’nde genç yaşta vefat etti.
Engellenmeseydi çok mutlu olacaktı. Çünkü sahneye çıktığı geceyi anlatırken, “Hayatımda mesut olduğum ilk gece…” demişti Refik Ahmet Sevengil’e.
Onun yaktığı ilk ateşin meşalesini, Şaziye Moral, Neyire Neyir, Huriye Hikmet ve isimlerini sayamayacağımız cesur kadın oyuncular taşıdılar ve taşımaya devam ediyorlar.
Ülkemizde ilk olmayı başaran kadınlardan biri de Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen’dir. 1913 doğumlu olan Sabiha Gökçen, anne ve babasının ölümüyle ablasının, bazen de ağabeyinin yanında kalıyordu. Onlara yük olduğunu düşünerek bir yatılı okula gitmek istiyordu.
1925 yılında Atatürk, Bursa’ya geldiğinde ağabeyi onun kaldığı köşkte görevliydi. Sabiha, Atatürk’ü görmek, elini öpmek istiyordu. Bir gün bu amacına ulaştı. Atatürk’ün kaldığı köşkün bahçesine gitti. Muhafızlara, Gazi Paşa’yı görmek istediğini söyledi. Heyecandan titriyor, ağlamamak için kendini tutuyordu. Gazi paşa onun hem öksüz hem yetim olduğunu ve okumak için yatılı okula gitmek istediğini öğrenince ağabeyiyle konuşup onu evlat edindi. Birlikte önce İzmir’e gittiler. Orada Atatürk’ün diğer manevi kızları Rukiye ve Zehra ile tanıştı Sabiha. Sonra Ankara yaşamı başladı orada Çankaya ilkokulunu bitirdikten sonra, İstanbul’da Arnavutköy Kız Koleji ve Üsküdar Amerikan Kız Kolejinde eğitim gördü.Henüz havacılıkla ilgisi yokken 1934 yılında soyadı kanunu çıkınca, Atatürk tarafından Gökçen soyadı verildi.
Türk Hava Kuvvetleri’nin ve Dünya’nın ilk kadın pilotudur. 1953 yılında Türk Hava Kurumu hesabına Rusya’da planör eğitimi aldı. G 9 tipi planörle akrobasi yaptı. 11 Ocak 1935 günü törenle planör öğretmeni unvanını ve diplomasını aldı. Türk kadınının her alanda başarılı olacağına inanan Atatürk tarafından Eskişehir’deki uçuş okuluna gönderildi. Brövesini aldıktan sonra, savaş pilotu yetiştirmek üzere Eskişehir’deki 1. Hava alayında görev yaptı.
Atatürk’ün ölümünden sonra, kadınların orduda görev yapmasına ilişkin yasa çıkmadığı için ordudan ayrıldı. Türk kuşu Uçuş Okulu’na Başöğretmen tayin edildi, 1955 yılına kadar bu görevini başarıyla sürdürdü.
İlk Kadın Hakları savunucusu Nezihe Muhiddin’i de unutmamak gerek. Hürriyet âşığı bir kız olarak yetişen Nezihe Muhiddin, 20 yaşında İttihat Terakki Kız Sanayi Mektebi’ne müdür olmuş. !908-1923 yılları arasında Esirgeme Derneğinde yöneticilik yapmış. Daha cumhuriyet ilan edilmeden 1923 Haziran ayında, kadınlara oy hakkı ve siyasal haklar talebiyle “Kadınlar Halk Fırkası”nı kurmuş. Parti programında, kadınların milletvekili hatta asker olması bile varmış. Ancak o dönemde, programdaki talepleri aşırı bulunduğundan patiye izin verilmemiş. Nezihe Muhiddin, talepleri daraltarak Türk kadınlar Birliği’ni kurmuş ve mücadelesini dernekte sürdürmüş. Üye sayısı artıp dört ilde şube açınca, dönemin hükümeti Türk Kadınlar Birliği’ni kapatma kararı almış.
Bunun üzerine Nezihe Muhiddin küsüp köşesine çekilmiş. Kendini edebiyata vermiş. Roman ve öyküler yazmış. 1908’den beri talep ettiği siyasi haklar, kadınlara ancak 1934’de verilmiş.1958 yılında İstanbul’da bir akıl hastanesinde vefat etmiş.
Atatürk’ün girişimleriyle 1930 yılında belediye seçimlerinde seçme, 1933’te çıkarılan Köy Kanunu’yla muhtar seçme ve Köy Heyeti’ne seçilme, 5 Aralık 1934’de Anayasa’da yapılan değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme hakları tanınmıştır.
Ülkemizde ilklerden biri de Satı Kadın (Satı Çırpan)’dır. Kadınların ilk kez oy kullandığı 8 Şubat 1935 T.B.M.M. seçiminde meclise giren 17 kadın milletvekilinden biri olmuştur. İlk kadın muhtardır. Milletvekili seçildiğinde Kazan köyü muhtarıydı.
Sıcak bir yaz günü Atatürk Kızılcahamam’a giderken Kazan köyünde mola vermiş. Orada Satı kadını görmüştür. Satı Kadın, Atatürk’e soğuk ayran vermiş tam içeceği sırada ayranın içine küçük bir saman çöpü atmış. Atatürk ayranı yavaş yavaş içmiş. O saman çöpünü neden ayranın içine attığını sorulduğunda “Eğer o saman çöpü olmasaydı paşa ayranı bir solukta içecekti. Yavaş yavaş içsin hasta olmasın diye attım o saman çöpünü.” yanıtını vermiştir.
Atatürk, ne zaman doğduğunu sorduğuna ise cevabı şöyle olmuş;
“1919’da Atatürk Samsun’a çıktığı zaman…”
Satı Kadın 29 yaşındaydı, söylediği tarihe göre 15 yaşında olması gerekirdi.
“Nasıl olur?” diye sormuş Atatürk.
“Paşam, ondan evvel yaşamıyordum ki?” demiş Satı Kadın.
Atatürk’ün kadınların da erkekler gibi çalışıp çeşitli mevkilere yükselmesi konusunda düşüncesini sorduğunda da; Kadınların her konuda başarılı olabileceğini ve Cumhuriyet meşalesini her alanda taşıyabileceğini söylemiştir.
Genç kadının bu konuşması Atatürk’ün hoşuna gitmiş ve yaverine kadının adını ve adresini aldırmış. Milletvekili olması için aday göstermiştir.
İlk kadın milletvekillerinden olan İzmir milletvekili Benal Nevzat Arıman on altı yıl milletvekilliği yapmıştır.
Ülkemizde ilk olmayı başaran kadınların hepsini saymamıza olanak yok elbette ama ilk kadın belediye başkanı Müfide İlhan, kadın bakanımız Türkan Akyol ve ilk kadın başbakan Tansu Çiller’in adını söylemeden geçemeyiz. İlk kadın valimiz Lale Aytaman da Muğla’da valilik yapmıştır.
Her alanda olduğu gibi sporda da adını duyurmuştur kadınlar, buna en iyi örnek ilk kadın milli hakemimiz Lale Orta’dır.
İlk Türk kadın avukat Süreyya Ağaoğlu’dur. İlk Türk kadın hekim ise Safiye Ali…
Tülay, Tuğcu da Anayasa Mahkemesi başkanlığına seçilen ilk kadın oldu.
Atatürk, 1923 yılında İzmir konuşmasında şöyle demiş;
“Şuna inanmak lâzımdır ki dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.”
(*) Kaynak:
1-Afife Jale- Nezihe Araz
2-Atatürk’le Bir Ömür- Sabiha Gökçen
3-Kadınsız İnkılâp- Yaprak Zihnioğlu
4-Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk – Sait Arif Terzioğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder